🌧️ Yasin Suresi 77 Ayet Fazileti

gN2o1. Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Mealiİnsan görmez mi ki, biz onu nutfeden/meni ve yumurtadan yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman Okuyan Kur’an Meal-TefsirO inkârcı insan, kendisini nutfeden zigottan yarattığımızı görmedi mi? Bir de bakarsın ki o apaçık bir tartışmacı Yüksel Mesaj Kuran Çevirisiİnsan, kendisini bir damlacıktan yarattığımızı görmez mi ki bize karşı apaçık bir düşman kesilir?İnsan, onu bir nutfeden* yarattığımızı düşünmüyor mu? Şimdi de Bize apaçık düşman Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiO insan, kendisini döllenmiş yumurtadan yarattığımızı görmez mi ki, bize açık bir düşman Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçekİnsan, kendisini bir damlacıktan yarattığımızı zaten görmüyor mu? Yine de apaçık düşman İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anİnsan görmez mi ki, Biz kendisini bir damlacık hayat suyundan yarattık ve akıl fikir bahşettik, fakat o apaçık bir hasım olup Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiGörmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamıİnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman sadeleştirilmiş İnsan görmüyor mu ki, Biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen Esed Kur'an Mesajıİnsan bilmez mi ki, kendisini bir sperm damlasından yaratırız; ve o anda kendisini düşünme ve tartışma yeteneği ile donatılmış İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Mealiİnsan, bizim, kendisini az bir sudan meniden yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiGörmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildiSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Mealiİnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfe spermden yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi?İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o apaçık bir düşman Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerimİnsan, kendisini bir nutfeden yaratdığımızı gör ür gibi bilmedi mi ki şimdi o, açıkdan açığa müfrit bir muhaasım kesilmekde Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi ki; şimdi apaçık bir Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamıİnsan kendisini bir damladan yarattığımızı görmüyor mu ki apaçık mücadeleci Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Mealiİnsan şunu hiç görüp düşünmedi mi Biz kendisini bir nutfeden yaratmışken, yaman bir hasım kesildi Hulusi Türkçe Kur'an Çözümüİnsan görmedi mi ki biz onu bir spermden yarattık... Bu gerçeğe rağmen şimdi o apaçık bir hasımdır!Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran Çevirisiİnsan, kendisini bir damlacıktan yarattığımızı görmez mi ki bize karşı apaçık bir düşman kesilir?Erhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anİnsan, onu bir nutfeden* yarattığımızı düşünmüyor mu? Şimdi de Bize apaçık düşman Khalifa The Final TestamentDoes the human being not see that we created him from a tiny drop, then he turns into an ardent enemy?The Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationHas man not seen that We have created him from a seed, but he then becomes a clear opponent?Edip-Layth Quran A Reformist TranslationHas the human being not seen that We have created him from a seed, and yet he would become a clear enemy? ❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio أَوَلَمْ يَرَ ٱلْإِنسَٰنُ أَنَّا خَلَقْنَٰهُ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ E ve lem yerel insânu ennâ halaknâhu min nutfetin fe iza huve hasîmun mubînmubînun. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan meniden yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. Türkçesi Kökü Arapçası أَوَلَمْ görmedi mi? ر ا ي يَرَ insan ا ن س الْإِنْسَانُ bizim أَنَّا kendisini yarattığımızı خ ل ق خَلَقْنَاهُ -den مِنْ bir nutfesperm- ن ط ف نُطْفَةٍ şimdi oldu فَإِذَا o هُوَ bir hasım خ ص م خَصِيمٌ apaçık ب ي ن مُبِينٌ Diyanet İşleri Başkanlığı İnsan, bizim, kendisini az bir sudan meniden yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. Diyanet Vakfı İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş İnsan görmüyor mu ki, Biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi. Elmalılı Hamdi Yazır İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi? Ali Fikri Yavuz O inkârcı insan görmedi mi Biz onu bir nutfeden yarattık. Şimdi de aşikâr bir mücadeleci kesiliverdi. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Görmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi Fizilal-il Kuran İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfeden sperm yarattığımızı görmedi mi? Ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi. Hasan Basri Çantay İnsan, kendisini bir nutfeden yaratdığımızı gör ür gibi bilmedi mi ki şimdi o, açıkdan açığa müfrit bir muhaasım kesilmekde dir. İbni Kesir İnsan; Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi ki; şimdi apaçık bir düşmandır. Ömer Nasuhi Bilmen İnsan görmedi mi ki, muhakkak Biz onu bir nutfeden yarattık, sonra o, bir apaçık mücadeleci kesilmiştir. Tefhim-ul Kuran İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. 36-YÂSÎN 77. Ayet أَوَلَمْ يَرَ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ E ve lem yerel insânu ennâ halaknâhu min nutfetin fe iza huve hasîmun mubînmubînun. Bayraktar Bayraklı İnsan görmez mi ki, biz onu nutfeden/meni ve yumurtadan yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş. Edip Yüksel İnsan, kendisini bir damlacıktan yarattığımızı görmez mi ki bize karşı apaçık bir düşman kesilir? Erhan Aktaş İnsan, onu bir nutfeden1 yarattığımızı düşünmüyor mu? Şimdi de Bize apaçık düşman oldu. 1- Bir damla sıvı. Muhammed Esed İnsan bilmez mi ki, kendisini bir sperm damlasından yaratırız; ve o anda kendisini düşünme ve tartışma yeteneği ile donatılmış görür. Mustafa İslamoğlu İnsan görmez mi ki, Biz kendisini bir damlacık hayat suyundan yarattık ve akıl fikir bahşettik, fakat o apaçık bir hasım olup çıktı. Süleyman Ateş İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfe spermden yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi? Süleymaniye Vakfı O insan, kendisini döllenmiş yumurtadan yarattığımızı görmez mi ki, bize açık bir düşman kesilir. Yaşar Nuri Öztürk Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o. Ayetin Tefsiri MEAL 77. İnsan görmez mi ki, Biz kendisini bir damlacık hayat suyundan yarattık ve akıl fikir bahşettik, fakat o apaçık bir hasım olup çıktı. 77. Şu kâfir adam kendisini bir damla sudan/meniden yarattığımızı hiç düşünmez mi ki, şimdi kalkmış bize açıkça meydan okuyor. 77. İnsan, kendisini bir nutfeden yaratmış olduğumuzu görmedi mi de, şimdi o çeneli bir çekişken kesildi. Elmalılı TEFSİR Kâfirlerin sorusuna, delil ile karşılık veriliyor. Bu hususu 48. âyette nakletmiştik. Onlar, "Kendisi ile tehdit ettiğiniz Kıyamet ne zaman gelecek?" diye soruyorlardı, ama asıl gayeleri kıyametin vaktini öğrenmek değildi. Bilâkis ölümden sonra insanın diriltilmesinin mümkün olmadığını ve bunun akla aykırı düştüğünü kabul ediyorlardı. Bu nedenden ötürü sözkonusu soruya âhiret hakkında deliller serdedilerek cevap verilmiştir. İbn. Abbas, Katâde ve Said b. Cübeyr'den rivâyet edildiğine göre, Mekke'nin ileri gelenlerinden bir şahıs çürümüş bir kemik getirerek, onu Rasulullah'ın karşısında ufalamış ve havaya savurduktan sonra, "Ey Muhammed" demiş. "Bu ölüyü kim diriltecek ve çürümüş kemiklere kim can verecek?" Bu soruya cevap olarak, söz konusu âyeti kerime nazil olmuştur. Bir sonraki âyetle Yani, insan başlangıçta bir hücreydi. Daha sonra Biz onun bedensel özelliklerini, tıpkı diğer hayvanlar gibi geliştirdik. İnsanlar da hayvanlar gibi yerler, içerler ama onlardan farklı olarak insanlara akıl, şuur ve düşünme, hitap etme vs. yetenekleri verilmiştir. Tüm bunlara rağmen insanoğlu yine de yaratıcısına karşı gelmekten, nankörlük etmektedir. Mevdudi Bu bölüm, insanı öz benliğindeki gerçek varlığı ile yüz yüze getirerek başlıyor. Hayatında bir gerçek olarak gördüğü, gözü ve duyularıyla tekrar tekrar tanık olduğu yoktan yaratılıp büyümesini ve oluşumunu canlandırıyor. Buna rağmen, bu gelişmelerin ifade ettiği mesajı anlayamadığını, bunları, Allah'ın ölüp dağıldıktan sonra diriltip hesap vermek üzere toplayacağına ilişkin vaadinin bir göstergesi olarak kabul etmediğini belirtiyor. "İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir?" İnsanın, yakın aslının o olduğunda şüphe etmediği bu "nutfe" denilen şey nedir? Hiçbir değer ve önemi olmayan, nokta kadar bir su damlası! Bu nokta, binlerce hücreyi kapsar. Bu binlerce hücreden sadece bir tanesi anne karnındaki bebek oluyor. Sonra da doğup, Rabbiyle tartışan, O'na kafa tutan, O'ndan kanıt ve delil isteyen insan şekline dönüşüyor. İşte yüce Allah, o ufacık su damlasından, apaçık hasım kesilen bu insanı yaratıyor. İnsanın ilk kaynağı ile vardığı son nokta arasında ne kadar büyük mesafe var! Ne büyük değişim geçiriyor! İnsan böylesine büyük bir kudretin, çürüyüp toprağa karıştıktan sonra kendisini yeniden yaratıp hesap vermek üzere toplayacağını nasıl kabul etmiyor? Seyyid Kutup "İnsan görmez mi ki Biz kendisini bir damlacık hayat suyundan yarattık." - Yani, Kur'an'ın başka yerlerinde bu meyandaki âyetlerden yola çıkarak; akıl ve fikir verdik. Yani onu bir damlacık hayat suyundan yarattık, basit bir su, yani Allah'ın yaratışına göre. Ama akıl ve ruh verince o, muhteşem bir varlığa dönüşüverdi. Ve ne oldu? Aslında asıl burası önemli; fakat o apaçık bir hasım olup çıktı. Bir damlacıktan, başka âyetlerde "min turabin", "min hamein mesnun", "min salsâlin kel feğğar", "min tiyn" yani, "çamurdan", "topraktan", "pişirilmiş çamurdan", "kurutulmuş çamurdan" yarattıkta ne oldu? Yaratıp akıl verdik, ruh üfledik ve onu adam olsun diye iradeyle donattık da ne oldu? Fakat verdiğimiz akıl ve iradeyle değer kazanacağı yerde, bunları alır almaz, sahip olur olmaz Allah'a ihanet etti. Yani bu akılla Allah'a yaklaşacağı yerde, Allah'tan uzaklaştı. Bu ruhla ve insana verdiği diğer değerlerle kendini bulacağı yerde kendini kaybetti. Evet, 73. âyetteki şükretmiyor musunuz açılımı bu işte! Şükretmeyince de böyle olur. Aklın şükrü varlıkla, var eden arasındaki ilişkiyi bulmaktır. Eğer akıl şükrünü eda etmiyorsa küfretmeye başlar. Sahibini Allah'tan uzaklaştırır. Yani, sahibini Allah'a yaklaştırması gereken yerde uzaklaştırır. İradenin şükrü insanın kötüye karşı direncini korumaktır. Ama irade şükrünü eda etmeyince insanı günaha yaklaştıran bir araca dönüşür. Yani, iradesizlik insanın kendine yabancılaşmasına dönüşür. M. İslamoğlu Yâsin Sûresi 77-79. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti Yâsin Sûresi Hakkında Yâsîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ Yâsîn kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına göre 41. sûredir. Yâsin Sûresi Konusu Sûrede üç ana mevzu üzerinde durulur. Öncelikle Resûlullah hitap edilerek, kesinlikle peygamber olduğu ve ona indirilen Kur’ân-ı Kerîm’in de Allah’tan geldiği beyân edilir. Efendimiz İslâm’ı tebliğ ederken müşriklerden gördüğü eziyetlere sabredip katlanmaya teşvik ve teselli etmek için önceki peygamberler ve onlara inananların mücâdelelerinden dikkat çekici misaller arz edilir. Bunun en güzel misallerinden biri, dini uğruna canını fedâ edip şehâdet şerbetini içen Habîb-i Neccâr’ın kıssasıdır. Bu misallerde aynı zaman da inkârcılara da ciddi bir ikaz ve tehdit vardır. İkinci olarak sûrede Allah’ın varlığını, birliğini, nihâyetsiz ilim ve kudretini gösteren kevnî delillere ve Allah’ın insanlığa olan müstesnâ lutuflarına yer verilerek beşeriyet tevhide çağrılır. Üçüncü olarak da âhiret gerçeği işlenir. Ölüm ve kıyâmetten, mahşerden, cennet ve cehennemden son derece canlı; bir taraftan ümitlendiren, bir taraftan korkutan manzaralar sunulur. Neticede insanın dikkat nazarı, kendi yaratılışı üzerine çekilerek, hiç olmazsa buradan hareketle göklerin ve yerin melekûtuna, açık ve gizli hükümranlığına sahip olan Allah’ın birliğini, kudret ve azametini anlaması istenir. Yâsin Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple 12. âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur. Yâsin Sûresi Fazileti Resûlullah şöyle buyurur “Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir.” Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 7 Yine Efendimiz buyurur “Ölülerinizin yanında Yâsîn’i okuyun.” İbn Mâce, Cenâiz 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 26 Bu hadis-i şerifi iki türlü anlamak mümkündür. Birincisi, “Ölmek üzere olanlarınıza okuyun.” Çünkü Yâsîn sûresi hep imanî mevzulardan bahsettiği için, son nefeslerini vermekte olan bir kişi onu dinlediği zaman imanı takviye olacak ve biiznillâh imanla âhirete intikâline yardımcı olacaktır. Bir kısım âlimlerimiz ise, hadisin zahiri mânasını dikkate alarak, “Yâsîn’i ölüp defnettiğiniz mevtâlarınız üzerine okuyun” şeklinde anlamışlardır. Her iki mânada dinimiz açısından doğrudur. Çünkü, ölülerimizin hayrına yaptığımız duaların, istiğfarların, kestiğimiz kurban ve verdiğimiz sadakaların onlara faydalı olacağını haber veren çok sayıda âyet-i kerîme ve hadis-i şerif vardır. Nitekim şu âyet-i kerîme bu açıdan dikkat çekicidir “…Rabbimiz bizi ve bizden önce geçmiş olan mü’min kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin ve kötü duygu bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” Haşr 59/10 Pey­gam­ber Efendimiz şöyle buyurur “İn­san öl­dü­ğü za­man bü­tün amel­le­ri ke­si­lir. An­cak şu üç şey bun­dan müs­tes­nâ­dır Sa­da­ka-i câ­ri­ye, istifade edi­len ilim ve ken­di­si­ne dua eden ha­yır­lı ev­lât.” Müs­lim, Va­sıyet 14 Sad b. Ubâ­de ya­nın­da bu­lun­ma­dığı bir esnâda an­ne­sinin ve­fât et­tiğini, onun adı­na sa­da­ka ver­diği takdirde ken­di­si­ne bir fay­da­sı olup olmayacağını sormuştu. Allah Resûlü “Evet” bu­yu­run­ca, Sad sahip olduğu mey­ve bah­çesini an­nesi adı­na ta­sad­duk etmişti. Bu­hâ­rî, Ve­sâ­yâ 15 Çünkü dinimiz kabir âlemini ve âhiret hayatını dünyanın tabii bir devamı saymakta, ölüsüyle dirisiyle Müslümanları tek ruh olarak görmekte, mü’minlerin gönüllerinde âhirete imanı kökleştirecek hususlara çok önem vermekte, bu sebeple dirilerin ölülerle, daha açık bir ifadeyle hayattakilerin kabir âlemiyle irtibatlarını hep canlı tutmaktadır. Efendimiz kabirdekilerini selamlarken buyurduğu وَ اِنَّا اِنْ شَاءَ اللّٰهُ بِكُمْ لَاحِقُونَ ve innâ inşâellâhu bikum lâhikûn “İnşallah biz de yakın zamanda size kavuşacağız” Müslim, C3nâiz 104 sözü bu açıdan çok mânidardır. Yâsîn sûresi İslâm toplumlarında öylesine mühim bir yere sahiptir ki hatta “Yâsîn sütü” diye bir tabir ortaya çıkmıştır. Nitekim anlatıldığına göre imanlı bir kadın, çocuğunu emzirirken daima Yâsîn sûresini baştan sona kadar okurdu. Kadın sûreyi bitirinceye kadar da çocuk emmeyi bitirir ve bu âdetini muntazaman devam ettirirdi. Çocuk büyüdü; hayırlı, âlim, fâzıl bir zat oldu. Kadın oğluna ara - sıra şöyle derdi “- Oğlum! Sakın bu fazileti hep kendinden bilme, zira ben seni Yâsîn sütü ile büyüttüm!..”Şimdi Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın kalbi olan Yâsîn sûresinin muhteşem talimatlarıyla kalbimizi harekete geçirmek, Yâsîn sütünden içerek manen tekamül etmemizi sağlamak üzere buyuruyor ki اَوَلَمْ يَرَ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَص۪يمٌ مُب۪ينٌ ﴿٧٧﴾ وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ ﴿٧٨﴾ قُلْ يُحْي۪يهَا الَّذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ ﴿٧٩﴾ Karşılaştır 77 İnsan hiç dikkat edip düşünmez mi ki, biz onu bir damla sudan nasıl yaratıyoruz? Böyleyken, o bize karşı yaman bir düşman kesiliveriyor! Karşılaştır 78 Kendi yaratılışını unutup, bize bir misâl getirmeye kalkışıyor da “Şu çürümüş gitmiş kemikleri kim diriltecek?” diyor. Karşılaştır 79 De ki “İlk defa onu yoktan kim yarattıysa, tekrar O diriltecek. O, her türlü yaratmayı hakkiyle bilendir. TEFSİR Bu âyetlerin inişiyle ilgili şöyle bir olay nakledilir Öldükten sonra tekrar dirilmeyi inkâr eden Übey b. Halef, çürümüş bir kemik alıp elinde ufaladıktan sonra Resûlullah dönerek “- Allah’ın, bu çürümüş kemikleri tekrar dirilteceğine mi inanıyorsun?” demişti. Resûl-i Ekrem “Evet, seni öldükten sonra tekrar diriltecek ve cehenneme sokacak” diye cevap verdi. Bu olay üzerine bu âyetler nâzil oldu. Taberî, Câmiu’l-beyân, XXIII, 38 Bir defasında Resûl-i Ekrem avucunu diliyle hafifçe ıslatıp işaret parmağıyla elindeki tükürük zerresini gösterdi ve şunları söyledi “Azîz ve Celîl olan Allah Teâlâ buyuruyor ki - Ey Âdem oğlu! Ben seni şöyle bir şeyden yaratmışken, benim âciz olduğumu nasıl söylersin?»” Sonra Efendimiz eliyle boğazını göstererek Cenâb-ı Hakk’ın buyruğunu anlatmaya devam etti “- Canın şuraya gelince, sadaka veriyorum dersin; o sırada sadaka vermenin ne faydası var?»” İbn Mâce, Vesâyâ 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 210 Evet, bütün bu cehâlet, gaflet ve inkârına rağmen insanı değersiz, atılmış bir su olan meniden, sonra ondan süzülmüş bir öz olan nutfeden en güzel kıvamda bir varlık olarak yaratan; yaratılanları bütün özellikleriyle bildiği gibi yaratmanın da her çeşidini bilen Allah Teâlâ, ölüleri elbette diriltmeye yetecek gücün sahibidir. Varlıkları ilk defa yoktan var eden için, onları yeniden yaratmak hiç de zor değildir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur “Allah, bütün varlıkları ilkin yoktan yaratan, sonra dünyada bu yaratmayı tekrar tekrar yineleyen ve âhirette her şeyi yeniden yaratacak olandır. Bu yaratılışı tekrarlama ve en son yeniden yaratma O’nun için çok daha kolaydır. Göklerde ve yerde tecelli eden en yüce sıfatlar Allah’a aittir. O, kudreti dâima üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.” Rûm 30/27 “İyi de, bizi yeniden hayata döndürecek kimmiş?” diyecekler. Sen de Sizi ilk defa yoktan yaratan diriltecek!» de.” İsrâ 17/51 Cenâb-ı Hakk’ın ölüleri diriltmesiyle alakalı Peygamberimiz önceki ümmetlerden naklederek anlattığı şu kıssa ne kadar ibretlidir “Bir adam yaşamaktan ümidini kesince ailesine şöyle vasiyet etti - Ben ölünce çokça odun toplayıp yakın, cesedimi onun içine atın. Yanmış kemiklerimi iyice ezip un hâline getirin. Şiddetli rüzgârın estiği bir gün onu denize savurun.» Ailesi de onun dediklerini yaptı. Allah Teâlâ, bu adamın zerrelerini bir araya getirdi ve ona - Niçin böyle yaptın?» diye sordu. Adam - Senin azabından korktuğum için öyle yaptım, yâ Rabbî!» deyince Cenâb-ı Hak onu bağışladı.” Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 27-28 Ancak bu hadîs-i şeriften hareketle, bir kısım batıl inançlar gereği uygulanan cenazeleri yakma adetinin İslâm’ın cevaz verdiği bir durum olduğu zannedilmemelidir. Belki önceki ümmetlerde olsa bile Muhammed ümmetine böyle bir cevaz sözkonusu değildir. Ayrıca Efendimiz bu kıssayı, Allah’ın azabının şiddetini belirtme bakımından bir darb-ı mesel olarak anlatmış olabilme ihtimali de vardır. Cenâb-ı Hakk’ın ölüleri dirilteceğine dair ikinci delil, yeşil ağaçtan tutuşturduğumuz ateşin çıkmasıdır Kaynak Ömer Çelik Tefsiri

yasin suresi 77 ayet fazileti